Cesaret edilemeyene cesaret etmek
Herkes ne yaşıyorum, neden yaşıyorum, nasıl etkileniyorum, nasıl baş edebiliyorum ya da edemiyorum gibi soruları kendisine sorar ve çeşitli yanıtlar bulur. Bu sorulara verilen yanıtları derinlemesine ele almak veya bazen de bu sorularla temas etmekten duyulan rahatsızlık kişileri psikolojik danışmanlık hakkında düşünmeye sevk edebilir. Bazı durumlarda ise kişilerin yakınları bu öneriyi sunabilir. Kendi gözlemlerini paylaşıp bu konuda bir destek alınabileceğini gündeme getirebilir.
Psikolojik danışmanlık alma amacıyla bir kuruma başvuru yapmak yolun oldukça zahmetli ve önemli bir kısmını yalnız yürümüş olmak anlamına gelebilir bazen. Sizinle ilk defa bu metinde karşılaşıyorsak, yolun yalnız yürüdüğünüz kısmı için emeğinize sağlık diyorum.
Hakkında düşünmekte olduğunuz şey, bugüne kadar cesaret edilememiş olana cesaret etmek diye tanımlanabilir. Belki kim olduğunuza ya da ilişkilerinize dair sormaya çekindiğiniz soruları sormaya hazırlanmaktır. Belki can acıtan bir kayıp ya da bir yara üzerine konuşmaya hazırlanmaktır. Belki yollar çeşitlenmiş ve ne istediğinize bakmaya yüreklenmektir. Hayatınızla yeni bir şeyler yapmak üzere olduğunuz kesindir. Bir eşikten adım atmak üzeresiniz. Eşikler bu dünyadaki en konforlu yerler sayılmazlar. Yeni karşılaşmalar, tanışmalar, temaslar.. Bunların çoğu kendinizle ve hikayenizle olabilir. Hikayenizi gözden geçirmek, olanları olduğu haliyle görebilmek, revize etmek istediğiniz alanlara bakabilmek ve pek çok yeni perspektifle ya da beceri ile karşılaşmak
Brene Brown’un yazdığı bir metin bana her daim başlayabilme cesaretini anımsatır. Metin şöyledir:
Cesur ve Kırık Kalplilerin Manifestosu
Eleştirenler, karamsarlar ve korku tellalları için
Aramızdan ayağa kalkmayı öğrenip
Düşmeye istekli olanlar kadar büyük bir tehdit yoktur.
Soyulmuş dizlerimiz ve berelenmiş yüreklerimizle
Saklanmak, bahaneler bulmak, rol yapmak yerine
Mücadele hikayelerimizi sahiplenmeyi seçiyoruz
Hikayelerimizi reddettiğimizde onlar bizi tanımlar
Mücadeleden kaçtığımızda asla özgür olamayız.
Bu yüzden gerçekle yüz yüze bakar, göz göze geliriz.
Kendi hikayemizdeki karakterler olmayacağız;
Ne kötü adam ne kurban; ne de kahraman..
Biz kendi hayatlarımızın yazarlarıyız,
Kendi cesaret dolu sonlarımızı yazarız.
Kalp kırıklığından sevgi yaratırız,
Utançtan merhamet,
Hayal kırıklığından zarafet,
Başarısızlıktan cesaret..
Ortaya çıkmak gücümüzdür.
Hikaye eve dönüş yolumuzdur.
Gerçek bizim şarkımızdır.
Bizler cesur ve kırık kalplileriz.
Kuvvetle ayağa kalkarız.
Brene Brown
Manifestoda yer alan ifadelere bakınca ayağa kalkmayı öğrenmek, mücadele hikayelerimizi sahiplenmek, kendi hayatımızı yazmak, olumsuz deneyimden öğrenmek gibi noktalar bir danışmanlık sürecinin hedefi olmak için kıymetlidir.
Bizler sadece incinebilir ve kırılgan parçalardan ibaret değiliz. Bir rehber eşliğinde yürünecek yol, kendi güçlü yanlarınızı keşfetmek ve bugüne gelene kadar nasıl mücadelelerden geçtiğinizi izlemek yaşamakla ilgili cesaretinizi arttırabilir.
Kişisel olanın politik olduğunu hatırlayarak, hikayenizin bugünkü haliyle oluşmasında ne tür yapıların, değişkenlerin ve bağlamların rolü olduğunu keşfetmek hikayelerinizi dönüştürür. Psikolojik danışmanlık çalışmaları ile önünüzde temas ettiğiniz dünyalar, bu dünyaların düzenlenmiş kuralları ve üzerinizdeki tesirlerini anlama imkanı açılır. Sosyal dünyanın nasıl düzenlendiğinin farkına vardıkça normları ve normun içinde veya dışında olmanın üzerinizde yarattığı baskıyı elle tutulur bir şekilde fark edebilirsiniz.
Bu deneyime kendinizi açmaya cesaret etmek kolay değildir. Bazen yeterince hazır olmayı da bekleyebilirsiniz. Ya da bu hazırlıksız olmakla ilgili çalışmaya başlayabilirsiniz. Danışma sürecine siz neyi getirirseniz bununla ilgili çalışma yürütmek psikoloğunuzun esas sorumluluğu olacaktır.
